T.C. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi
Esas: 2016/18144
Karar: 2020/8363
Tarih: 14.12.2020
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 22.03.2016 gününde verilen dilekçe ile mirasın hükmen reddi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 18.07.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma talebinin davanın niteliği nedeniyle reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, 20.11.2005 tarihinde ölen mirasbırakan …’un terekesinin borca batık olduğunun tespiti ile mirasın hükmen reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacı mirasçıların bir kısmının halen murise ait taşınmazda ikamet ettiği yani olağan yönetim işleri dışında mirastan istifade ettikleri gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Dava, TMK’nun 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi istemine ilişkindir. Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır (TMK m. 605/2). Mirasçılar Türk Medeni Kanunu’nun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilir. Türk Medeni Kanunu’nun 606. maddesinde belirtilen süre bu davada uygulanmaz. Dava alacaklılara husumet yöneltilerek görülür. Bu davada yetkili mahkeme ise alacaklıların davanın açıldığı zamandaki ikametgahı mahkemesidir. Ayrıca Türk Medeni Kanununun Velayet Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması da zorunludur.
Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak, bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekir. Ayrıca, TMK’nın 610/2. maddesine göre terekeyi sahiplenen mirasçıların mirası reddetme hakkı bulunmadığından davacı mirasçıların mirası kabul anlamına gelen davranışlarda bulunup bulunmadıkları da araştırılmalıdır.
Somut olayda; mahkemece, yapılan zabıta araştırmasında tespit edilen durum dikkate alınarak terekenin benimsendiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
TMK 610. maddesi uyarınca; kanunda belirtilen süre içinde mirası reddetmeyen mirasçı, mirası kayıtsız şartsız kazanmış olur. Mirası ret süresi sona ermeden, mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya mirasbırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine maleden mirasçı, mirası reddedemez. Zamanaşımı veya hak düşümü sürelerinin dolmasına engel olmak için dava açılması ve cebrî icra takibi yapılması, ret hakkını ortadan kaldırmaz.
Mirasbırakan …’un ölüm tarihinde cezaevinde hükümlü bulunduğu, mirasçıları olan davacıların mirasbırakan adına tapuda kayıtlı Suludere Mahallesindeki kargir evde kaldıkları, mirasbırakanın ölümünden sonra da burada yaşamaya devam ettikleri tespit edilmiştir. Mirasbırakana ait bu taşınmazla ilgili olarak, mirasçılar tarafından tapuda intikal işlemi yapılmamıştır.
Davacı mirasçıların, murisin sağlığında murise ait bu evde oturdukları, ölümünden sonra da oturmaya devam ettikleri nazara alındığında bu davranışlarının yenilik doğuran bir davranış ve irade açıklaması niteliği taşımadığı açıktır. Aksine, örf ve adet kuralları ölen kişinin ailesinin bir süre daha bu evde oturmasını gerektirmektedir. Mirasçılardan uzun süredir yaşadıkları evi mirasbırakanın ölümü ile derhal boşaltmaları beklenemez.
Mirasçılar, murislerinin ölümünden sonra bu ev nedeniyle terekeden bir gelir elde etmedikleri gibi, evi boşaltmaları için kendilerinden bir talepte bulunan da olmamıştır. Evin kullanımına devam olunması, tereke mevcudunda azalma meydana getirmiş değildir.
Açıklanan nedenlerle, mirasın hükmen reddini talep eden mirasçıların, mirasbırakanın ölümünden önce oturdukları konutta ölümünden sonra da kalmaya devam etmiş olmaları, terekeyi sahiplenme anlamına gelmez.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında araştırma yapılarak mirasbırakanın terekesinin borca batık olup olmadığı tespit edilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle ve yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.12.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi. Başkan