T.C. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi
Esas: 2022/2215
Karar: 2022/4920
K.T.: 24.05.2022
- İTİRAZIN İPTALİ DAVASI
- DEPOZİTO BEDELİNİN İADESİ İSTEMİ
- KİRA SÖZLEŞMESİ
- YABANCI PARA BORCU
ÖZET: 17.09.2022 tarihinde www.resmigazete.gov.tr ve 18.09.2022 tarihinde www.turkiyegazetesi.com.tr’de “Yargıtay’dan depozito kararı! Kiracıyı haklı buldu” yayınlanan Yargıtay 3. Hukuk Dairesi kararı. Türkiye’de kiracı-ev sahibi davalarında en fazla tartışma konusu olan depozito konusunda Yargıtay kritik bir karar verdi.
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 5. SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/03/2020
NUMARASI : 2018/348-2020/486
Taraflar arasında karşılıklı görülen itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davaların kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, Adalet Bakanlığınca kanun yararına bozulması istenilmekle; dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
YARGITAY KARARI
Asıl davada davacı; taraflar arasında 01/02/2014 tarihli kira sözleşmesi düzenlendiğini, kiralanan tahliye edildiği ve hiçbir borcu olmadığı halde depozito bedelinin iade edilmediğini, depozito alacağının tahsili için yapılan takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek; itirazın iptaline, lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; davacının anahtarın teslim tarihi olan 23/02/2018 tarihine kadar olan kira bedellerinden sorumlu olduğunu, ayrıca kiracı davacının kira süresi sona ermeden sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiği için kiralananın benzer koşullarda kiraya verilebileceği makul süre için kira sözleşmesinden doğan borçlarının devam edeceğini savunarak davanın reddine istemiş, karşı davasında ise; 23/02/2013 tarihine kadar olan kira alacakları ile bu tarihten itibaren hesaplanacak makul süre kıra bedeli tazminat için şimdilik 5.000 TL’nin 06/02/2018 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir
Birleşen davada davacı kiracı; kiralananda pis su tahliye giderinde arıza meydana geldiğini, bu arızanın giderilmesi için 600 TL masraf yaptığını, bu harcamayı 2017 Kasım ayı kira bedelinden mahsup ettiğini ancak davalının Kasım 2017 kira bedelinden bakiye 600 TL kira bedelini için hakkında takip başlattığını, zorunlu olarak yapılması gerekli bu harcamadan davalı kiraya verenin sorumlu olduğunu ileri sürerek, söz konusu takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulü ile 2.480 TL asıl alacak yönünden takibin devamına, karşı davanın kısmen kabulü ile 6.000 TL erken tahliye tazminatının 10/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte karşı davalıdan alınarak karşı davacıya verilmesine, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Adalet Bakanlığının 11/03/2022 tarihli yazısında; davada, davalıya ait taşınmazda kiracı olan davacının taşınmazı tahliye etmiş olmasına rağmen güvence bedelinin tarafına ödenmediğini ileri sürerek giriştiği ilamsız icra takibinin davalının haksız ve hukuka aykırı itirazı üzerine durduğu ileri sürülerek itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesinin istendiği, kanun yararına temyiz istemine konu asıl davada takibin 1.000 Euro üzerinden başlatıldığı, asıl davadan başka davalının karşı davada erken tahliyeden doğan alacağı ile kira bedelinin de ödenmesini istediği, mahkemece yapılan değerlendirme sonucunda asıl davanın kısmen kabulüyle takibin 2.480 TL asıl alacak yönünden devamına ve karşı davanın da kısmen kabulüne karar verildiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26 ncı maddesi uyarınca hâkim her iki tarafın iddia ve talebiyle bağlı olup talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmedemeyeceği, öte yandan, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 99 uncu maddesinde; konusu para olan borcun ülke parasıyla ödeneceği, ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılmasının kararlaştırılması halinde, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borcun, ödeme günündeki rayiç üzerinden ülke parasıyla da ödenebileceği, ülke parası dışında başka bir para birimi belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklının, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden ülke parası ile ödenmesini isteyebileceğinin düzenlendiği, mahkemece, davacı kiracı tarafından ödenmiş olan güvencenin 1.000 Euro olduğu ve iadesi istenen bedelin de aynı şekilde Euro cinsinden olduğu gözetilmeden yapılan yargılama sonunda talepten farklı şekilde TL’ye hükmedilmesi ve hükmolunan 2.480 TL’ye de ne şekilde ulaşıldığına gerekçede yer verilmemesi usul ve yasaya aykırı bulunduğu ileri sürülerek; hükmün, kanun yararına bozulması talep edilmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen kira sözleşmesinde, kiracı tarafından depozito bedeli olarak 1.000 Euro verileceği düzenlenmiş olup depozito bedeli konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davaya dayanak icra takibi ile 1.000 Euro depozito alacağının tahsili talep edilmiştir. TBK’nın 99/3 maddesi uyarınca, yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde, alacaklının bu alacağını aynen, vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesini isteyebileceği kabul edilmiştir. Davacının, alacağını Euro cinsinden icra takibine konu ettiği, sadece harca esas değerin belirlenmesi için icra dosyasına takip tarihindeki karşılığını 4.680 TL olarak belirttiği görülmektedir. Buna göre, davacının döviz cinsinden olan alacağının fiili ödeme günündeki rayiç üzerinden ödenmesini istediği gözetilerek hüküm tesisi yoluna gidilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile Türk Lirası olarak belirlenen alacak miktarı üzerinden takibin devamına karar verilmesi suretiyle hüküm tesisi yoluna gidilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Ayrıca mahkemece, itirazın 2.480 TL asıl alacak üzerinden devamına karar verilmiş ise de hükmedilen bu sonuca nasıl varıldığı konusunda herhangi bir açıklama yapılmayarak 6100 sayılı HMK’nın 297 maddesine aykırı hüküm kurulması da usul ve yasaya aykırı olup, Adalet Bakanlığının yerinde görülen kanun yararına temyiz talebinin kabulü gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığının yerinde görülen kanun yararına temyiz talebinin kabulü ile HMK’nın 363 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararın sonuca etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA, aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca gereği yapılmak üzere bozma kararının bir örneğinin ve dava dosyasının Adalet Bakanlığına gönderilmesine, 24.05.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.