T.C. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi
Esas: 2021/21252
Karar: 2022/5913
K.T.: 25.03.2022

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükme karşı Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozma yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, müvekkiline ait araca davalının zorunlu trafik sigortacısı olduğu aracın tam kusurlu olarak çarpması sonucu müvekkilinin aracında değer kaybı meydana geldiğini beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL değer kaybının temerrüt tarihinden işleyecek reeskont faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/720-2020/471 sayılı ilamında; toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın reddine karar verilmiş; hükmün Adalet Bakanlığı tarafından HMK’nın 363. maddesi gereğince kanun yararına bozulması talep edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan değer kaybı istemine ilişkindir.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi gereği, KTK 85. maddesinde belirtilen, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olması durumunda, poliçe limiti dahilinde işletenin sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere, mali sorumluluk sigortası yaptırılması zorunludur.
Yerel mahkemenin karar tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesine göre “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun (…) öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun (…) düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.”
Somut olayda trafik kazası 4.10.2019 tarihinde meydana gelmiştir. Davalıya zorunlu trafik sigortalı aracın poliçesinin teminat başlangıç ve bitiş tarihleri 9.1.2019-9.1.2020 olup dava 23.12.2019 tarihinde açılmıştır. Mahkemece makine mühendisinden aldırılan bilirkişi raporunda değer kaybı için seçenekli hesaplama yapılmış, hükmün gerekçesinde kaza ve poliçe başlangıç tarihi dikkate alındığında Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları ekine göre değerlendirme yapan seçeneğe itibar edilerek 6.10.2020 tarihinde davanın reddine karar verilmiştir. Yerel mahkemenin karar tarihi gözetildiğinde, Anayasa Mahkemesi’nin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-202/40 K. sayılı
kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle zarar ve zarar kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekmektedir. Zira uygulanması gereken bir kanun hükmünün, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesi’nce iptaline karar verilirse, usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir (HGK. nun 21.01.2004 gün, 2004/10-44 E, 19 K. sayılı kararı) Anayasa Mahkemesinin iptal kararı sonucu oluşan durumun eldeki maddi anlamda kesinleşmemiş ve derdest olan davaya da uygulanması zorunludur. (HGK.nun 21.3.2012 gün, 2012/20-12 E,2012/232 K. sayılı kararı) Yargıtay uygulamasına göre değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki farka ilişkin olup, araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki 2. el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki fark göz önüne alınmaktadır. Dolayısıyla mahkemece AYM’nin iptal kararı sonrasında verilen 6.10.2020 tarihli kararda bilirkişi raporunda Yargıtay uygulamasına göre hesaplama yapan seçenek yerine, genel şartlara göre hesaplama yapan seçeneğin hükme esas alınması doğru olmayıp 6100 sayılı HMK’nın 363. maddesi gereği kanun yararına bozma isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına bozma itirazlarının kabulüyle 6100 sayılı HMK’nin 363. maddesi uyarınca hükmün, hukuki sonuçlarına etkili olmamak kaydı ile KANUN YARARINA BOZULMASINA, bozma kararının bir örneğinin Resmi Gazetede yayınlanmak üzere Adalet Bakanlığı’na gönderilmesine, 25/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.