T.C. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi
Esas: 2010/3540
Karar: 2010/16117
K.T.: 10/06/2008
MAHKEMESİ : Keşan İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/06/2008
NUMARASI : 2006/215-2008/92
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
İİK. nun 363/2.maddesi uyarınca icra mahkemesince verilen kararlar tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde temyiz edilebilir. Temyiz tarihi ise temyiz harcının yatırıldığı veya temyiz dilekçesinin temyiz defterine kaydedildiği tarihtir. Somut olayda icra mahkemesince 10.06.2008 tarihinde borçlu vekilinin yokluğunda verilen kararın 20.03.2009 tarihinde borçlu vekili M. S.’a tebliğ edildiği, adı geçenin ise 27.04.2009 tarihinde yasal 10 günlük süreden sonra hükmü temyiz ettiği anlaşılmıştır. Borçlu vekili adına çıkarılan karar tebliğ evrakının incelenmesinde; tebligatın üzerinde borçlu vekilinin adı yazıyor ise de gönderildiği adresin borçlu asilin adresi olduğu ve tebliğin borçlu asilin kızı A. G. imzasına yapıldığı tespit edilmiştir. Bu durumda her ne kadar vekil adı yazılmak suretiyle tebligat çıkarılmış ise de, adresin asile ait olması karşısında borçlu vekiline yapılmış bir tebligattan söz edilemez. Bu nedenle olayda 7201 sayılı Tebligat Kanunun 32.maddesinin uygulama imkanı da yoktur. Borçlu vekiline 22.04.2009 tarihinde mahkeme kararı tebliğ edildiğine göre, 27.04.2009 tarihinde yapılan temyiz yasal 10 günlük sürede olup, Dairemizce maddi yanılgı sonucu temyiz isteminin yasal süreden sonra yapıldığı nedeniyle süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi yerinde olmadığından borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin temyiz dilekçesinin reddine ilişkin 23.11.2009 tarih, 2009/15177-23289 sayılı kararının kaldırılmasına oy birliği ile karar verilmesinden sonra borçlu vekilinin 27.04.2009 tarihli temyiz itirazlarının incelenmesine geçildi;
İİK. nun 134. maddesinde ihalenin feshi nedenleri teker teker belirtilerek gösterilmemiştir. Sadece, (ihalenin Borçlar Kanunu’nun 226. maddesinde yazılı),(satış ilanı tebliğ edilmemiş olması),(satılan malın esaslı niteliklerindeki hata) ve (ihaledeki fesat) nedeniyle ihalenin bozulabileceğine değinilmiştir.
İhalenin bozulma nedenleri gerek doktrinde ve gerekse Yargıtay uygulamasında;
a) İhaleye fesat karıştırılmış olması
b) Artırmaya hazırlık aşamasındaki hatalı işlemler,
c) İhalenin yapılması sırasındaki hatalı işlemler,
d) Alıcının taşınmazın önemli nitelikleri hakkında hataya düşürülmüş olması,
Şeklinde sıralanabilir.
Somut olayda, 16.11.2006 tarihinde yapılan ihalenin feshi istenilmiş, mahkemece, dosyanın işlemden kaldırılmış olmasına rağmen icra müdürlüğünce harç alınmaksızın dosyanın yenilenmesine karar verilmesinin usule uygun olmadığından bahisle ihalenin feshine karar verilmiştir. Mahkemenin fesih sebebi olarak kabul ettiği bu olgu yukarıda yazılı fesih nedenleri arasında bulunmamaktadır.
Kaldı ki; İİK. nun 78/2. maddesi gereğince haciz istemek hakkı, ödeme emri tebliğ tarihinden itibaren bir sene geçmekle düşer. Aynı maddenin 4 ve 5. fıkraları gereğince ise “haciz talebi kanuni müddet içinde yapılmaz veya geri alındıktan sonra bu müddet içinde yenilenmez ise dosya muameleden kaldırılır. Yeniden haciz istemek yenileme talebinin borçluya tebliğine bağlıdır. İlama dayalı olmayan takiplerde yenileme talebi üzerine, yeniden harç alınır”.
Somut olayda, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren bir yıllık süre içerisinde 07.08.2000 tarihinde alacaklı vekilinin talebi ile borçlu adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydına haciz konulmuş olmakla, İİK. nun 78/2. maddesinde düzenlenen “haciz isteme hakkı” süresi içinde yerine getirilmiş olup, İİK. nun 78/son maddesi gereğince, yeniden haciz uygulanabilmesi için borçluya yenileme tebliğine ve yenileme harcı alınmasına gerek yoktur. İİK. nun 78.maddesi haciz isteme hakkına ilişkin olup, bir yıllık sürede haciz istendikten sonra haczedilen malın satışının yapılması için uygulama imkanı yoktur. Bir diğer anlatımla bir yıllık sürede haciz istendikten sonra artık takibe devam edilebilmesi için takipsizlik nedeniyle işlemden kaldırılan dosyanın yenilenmesi durumunda yenileme harcı alınmaz. Bu nedenle memurluk işleminde yasaya aykırılık da bulunmamaktadır.
İhalenin feshini gerektirecek başkacada bir neden de bulunmadığından, mahkemece ihalenin feshi istemin reddi yerine kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 22.06.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.