T.C.YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ

Esas:2023/3179
Karar:2024/679
K.T.:07.02.2024

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1505 E., 2023/179 K.

DAVA TARİHİ : 05.10.2015-27.11.2015

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında karar verilmesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bodrum Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/574 E., 2020/520 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer’îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı-davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak eksiklikler giderilmek üzere Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir.

Kararın davalı-davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

… kadın vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; davacının ekonomik durumunda ki kötüleşme sonrası davalının ortak haneyi terk edip gittiğini ve başka kadınlarla birlikte olmaya başlayıp bu beraberliklerini de sosyal medyada paylaşmaya başladığını, fotoğraflarla zina eyleminin sabit olduğunu iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un (4721 sayılı Kanun) 161 inci maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 2.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 100.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

… kadın vekili 20.01.2017 havale tarihli ıslah dilekçe ile erkeğin sosyal medyada birlikte başka kadınla fotoğraf paylaştıklarını, birlikte tatile gittiklerini ileri sürerek ıslah talepleri doğrultusunda davanın kabulüyle tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadın yararına 100.000,00 TL manevi tazminata, kadın yararına, aylık 2.500,00 TL yoksulluk nafakasına, nafakanın her yıl enflasyon oranında arttırılmasına veya kadın yararına 100.000,00 TL yoksulluk nafakasının defaeten ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle;iddiaların asılsız olduğunu, ortağı olarak tanıtılan B.U’nun evlerine gelip gittiğini, evde yarı çıplak dolaştığını, sorunların bu kişi yüzünden çıktığını, bu kişiye kadın tarafıdan bir kısım maddi yardımlar da yapıldığını öğrendiğini, bu konular açıldığında sürekli tartışma çıkardığını, evi terk etmediğini aksine yaka paça davacının ailesi tarafından atıldığını, facebook kaynaklı fotoğrafları kabul etmediklerini, fotoğrafların zinanın delili olamayacağını ileri sürerek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince asıl davanın reddine, davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesi’nin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesi’nin 19.07.2017 tarih ve 2015/774 Esas – 2017/624 Karar sayılı kararı ile erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı ve ortak konutu terk ettiği, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, ancak sadakat yükümlülüğünü ihlalin zina boyutuna ulaştığının dosya kapsamındaki delillerle ispatlanamadığı, asıl davada zina nedeniyle açılan davanın ispatlanamadığından reddine; asıl davanın ıslahla birlikte 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 300,00 Tl tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına 20.000,00 TL manevi tazminatın kesinleşmeden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte erkekten tahsiline, erkeğin davasının reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesi’nin Gönderme Kararı

İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- davacı erkek vekili vazgeçmeye yönelik beyanlarının olmamasına rağmen bir kısım tanıkların dinlenilmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu, tüm delillerin toplanılmadığını, ıslah yolu ile dava sebebinin değiştirilemeyeceğini, kendi davasının reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, tazminat koşullarının oluşmadığını, tedbir nafakasına karar verilmesinin hatalı olduğunu, erkeğin davasında vekalet sunulmamasına rağmen kadın yararına vekalet ücretine karar verilmesinin hatalı olduğu ileri sürerek her iki dava yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesi’nin 17.06.2019 tarih ve 2018/255 Esas – 2019/744 Karar sayılı kararı ile Mahkemece 20.01.2017 tarihli celse de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 140 ıncı maddesinin üçüncü fıkrası gereğince verilen kesin sürenin tanık M. yönünden olduğu, yazılan talimata tebligat iade edilmiş olsa bile tanığın riayet ederek gittiği ancak talimat mahkemesince aynı kişi olup olmadığı konusunda tereddüt olduğu için dinlenmediği, tanığın isim ve kimlik numarasının netleşmesinden sonra yazılan talimatın yine iade geldiği, mahkemece kimliği net belirlenen Tanık E. Y. için 6100 sayılı Kanun’un 140 ıncı maddesinin üçüncü fıkrası gereğince usulüne uygun kesin süre verilmeden tanığın dinlenmesinden vazgeçildiği, bu hali ile S. M. E. ve E. Y. için davalı-davacı tarafa 6100 sayılı Kanun’un 140 ıncı maddesinin üçüncü fıkrası gereğince usulüne uygun olarak kesin süre verildiğinden bahsedilemeyeceği, 6100 sayılı Kanun’un belirtilen maddesi gereğince işlem yapılması gerekirken yukarıda açıklanan sebeplerle tanıkların dinlenmekten vazgeçilmiş sayılmasının doğru olmadığı gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun ’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (3) numaralı alt bendi gereğince davalı-davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, esası incelenmeden İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına, açıklandığı şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma nedenine göre, sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesi’nin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı ve ortak konutu terk ettiği, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince kadının davasının kabulüne, erkeğin davasının reddine, tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte 20.000,00 TL manevi tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı-davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Sebepleri

Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin ve buna bağlı olarak davaların kabul ve reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, ıslah ile davanın sebebinin değiştirilemeceyeceğini, kusurun kadından kaynaklandığını, kadın yararına tedbir nafakası ve tazminat şartlarının oluşmadığını, miktarının fahiş, faize hükmedilmesinin ise hatalı olduğunu ileri sürerek kararın her iki dava ve fer’îler yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C.Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen aynı davada ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileği, davanın tamamen ıslahıyla davacının talep sonucunu değiştirip, bambaşka bir talep de ileri sürebileceği, … kadın vekilinin 20.10.2017 tarihli ıslah dilekçesinde zina sebebine dayalı olarak açtığı boşanma davasını evlilik birliğinin erkeğin sadakatsiz eylemleri nedeniyle temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası olarak ıslah ettiğini, aynı dilekçe ile ayrıca verilecek nafakanın enflasyon artışı uygulanmasını ve ayrıca nafakanın aylık ödenmesine ya da toptan 100.000,00 TL toptan nafakaya hükmedilmesinin de talep edildiği, yapılan ıslah işleminin hukuka uygun olduğu; İlk Derece Mahkemesince erkeğin sadakat yükümlülüğünü ihlal şeklinde güven sarsıcı davranışta bulunarak evi terk ettiğinin sabit olduğunun belirlendiği, belirlenen kusur taktirinde, asıl davada boşanma talebinin kabulü ile karşı davada boşanma talebinin reddine karar verilmesinde esas ve usul yönünden bir yanlışlık bulunmadığı; boşanmaya neden olan olayların kişilik haklarına saldırı niteliğinde olması halinde manevi tazminata hükmedilmesini gerektireceği, kadın yararına manevi tazminata hükmedilmesinin doğru ve miktarının uygun olduğu; manevi tazminatın boşanmanın ferisi niteliğinde olduğu, boşanma hükmünün kesinleşmesi ile hüküm ifade edeceği, bu nedenle fazin boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren başlatılmasının gerektiği; boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen alması gerektiği, kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinin doğru olduğu, miktarının uygun olduğu; tedbir nafakasının niteliği gereği boşanma hükmünün kesinleşmesine kadar devam etmesi gerektiği gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince davalı-davacı erkek vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir nafakasının boşanma hükmünün kesinleşme tarihine kadar devamına, kadın yararına hükmedilen 20.000,00 TL manevi tazminatın boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile erkekten tahsiline; davalı-davacı erkek vekilinin diğer itirazlarına konu istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesini tekrarlamakla birlikte, ıslah ile dava sebebinin değiştirilemeyeceğini, kadının kusurlu davranışları ile evliliğin son bulduğunu, kadın yararına tedbir nafakası ve tazminat şartlarının oluşmadığını, ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının her iki dava ve fer’îler yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davaların kabul ve reddine karar verilmesinin hatalı olup olmadığı, kadın yararına tazminat ve tedbir nafakası koşullarının oluşup oluşmadığı ile miktarlarının uygun olup olmadığı, ıslah ile dava sebebinin değiştirilip değiştirilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.

İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 6100 sayılı Kanun’un 176 ncı ve devamı maddeleri, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.

Değerlendirme

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen …, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.