T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2010/330
Karar: 2010/350
K.T.: 30.06.2010

  • DAVA DİLEKÇESİNDE BULUNMASA BİLE YARGILAMA AŞAMASINDA YOKSULLUK NAFAKASI İSTENEBİLİR
  • DAVANIN HER AŞAMASINDA TALEP EDİLEBİLECEĞİ
  • YOKSULLUK NAFAKASI

ÖZET: Türk Medeni Kanunu 174.maddesi uyarınca yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için davacının yoksulluk nafakası isteği olması şarttır ancak bu isteğin mutlaka dava dilekçesinde bulunması gerekmez yargılama aşamasında da yoksulluk nafakası isteğini dile getirebilir. Somut olayda; davacı vekili önceki beyanlarını tekrar ederek; davacı-davalı kadının hiçbir yerden geliri olmadığı ve davalı-davacı kocanın ailesine maddi yönden destek olmadığı gerekçesiyle nafakaların (ÜFE) oranında artırılmasını istemiş ve bu beyanını imzası ile tasdik etmiştir. Buradaki “nafakalar” ifadesinin, (ÜFE) oranında artırım da istendiği dikkate alındığında iştirak ve yoksulluk nafakası istemine yönelik olduğu kabul edilmelidir. Zira, tedbir nafakasında artırım isteği olsa bile, bu nafaka türünde gelecek yıllarda artırım söz konusu olmaz.

-YARGITAY İLAMI-

Taraflar arasındaki “Karşılıklı Boşanma ve Nafaka” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;Ankara 8.Aile Mahkemesince davacı-davalı G.C. tarafından açılan davanın kısmen kabulüne , davalı-davacı İ.C.nin açmış olduğu davanın reddine dair verilen 25.02.2008 gün ve 2007/414 E., 2008/217 K.sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 13.07.2009 gün ve 2008/11917 E., 2009/13972 K. sayılı ilamı ile;

(…1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı-davacı kocanın tüm, davacı-davalı kadının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yersizdir.

2- Boşanma veya ayrılık vukuunda çocuk kendisine tevdi edilmemiş taraf gücüne göre onun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlüdür. (TMK.md.182) Bu hususu hakimin görevi gereği kendiliğinden dikkate alması gerekmektedir. O halde velayeti temyiz eden davacı-davalı anneye tevdi edilen 21.10.1995 doğumlu Sümeyye için iştirak nafakasına hükmedilmemesi usul ve yasaya aykırıdır.

3-Davacı-davalı kadının nafaka istemi, hiçbir yerden geliri olmadığı, davalı-davacı kocanın kendisine ve çocuklarına destek olmadığı gerekçesine dayanmakta olup, 25.02.2008 günlü oturumdaki beyanında ise nafakaların (ÜFE) oranında artırılmasını istemiştir. Bu beyanlar yoksulluk nafakası isteği niteliğindedir. Davacı-davalı kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmaması doğru görülmemiştir…)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece yoksulluk nafakası yönünden önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davacı-davalı Gülbahar Cebeci vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Davacı-birleşen dosya davalısı (b.davalı) G.C. vekili, davalının ailesine karşı ilgisiz davrandığını, maddi ve manevi yönden herhangi bir desteği olmadığını, başka bir bayanla birlikte yaşadığını, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ileri sürerek tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine 100.000 YTL. maddi, 100.000 YTL. manevi tazminata karar verilmesini talep etmiş; birleşen Ankara 5. Aile Mahkemesinin 2006/887 esas sayılı dosyasında ise davacının herhangi bir geliri olmadığını oğlunun yardımı ile geçindiğini ileri sürerek ayrı yaşanan dönemde tedbir nafakası olarak davacı adına aylık 700,00 YTL., küçük S. için 400,00 YTL.iştirak nafakası olmak üzere toplam 1.100,00 YTL.nafakaya karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Birleşen 4. Aile Mahkemesinin 2007/420 esas sayılı dosyasında davalı–birleşen dosya davacısı (b.davacı) İsmail C. vekili, evlilik birliğinin davalı eşin tutum ve davranışları nedeni ile bozulduğunu belirterek tarafların boşanmalarına karar verilmesini istemiştir.

Yerel Mahkemenin davacı-b.davalı G.C. tarafından açılan boşanma davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, maddi ve manevi tazminat talebi ile birleşen nafaka davasının kısmen kabulüne ve birleşen davalı-b.davacı İsmail C.’nin açmış olduğu boşanma davasının reddine dair verdiği karar taraf vekillerinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçe ile bozulmuştur.

Yerel Mahkeme bozma ilamına iştirak nafakası yönünden uymuş; yoksulluk nafakası yönünden ise istek yokluğundan yoksulluk nafakası konusunda hüküm kurulmasına yer olmadığına karar vererek ilk kararında direnmiştir. (Uyulan kısım taraflarca temyiz edilmemiştir.)

Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık; davacı-davalı Gülbahar C.’nin yoksulluk nafakası talebinde bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

Türk Medeni Kanunu 174.maddesi uyarınca yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için davacının yoksulluk nafakası isteği olması şarttır ancak bu isteğin mutlaka dava dilekçesinde bulunması gerekmez yargılama aşamasında da yoksulluk nafakası isteğini dile getirebilir.

Somut olayda; davacı vekili 25.02.2008 günlü oturumda önceki beyanlarını tekrar ederek; davacı-davalı kadının hiçbir yerden geliri olmadığı ve davalı-davacı kocanın ailesine maddi yönden destek olmadığı gerekçesiyle nafakaların (ÜFE) oranında artırılmasını istemiş ve bu beyanını imzası ile tasdik etmiştir.

Buradaki “nafakalar” ifadesinin, (ÜFE) oranında artırım da istendiği dikkate alındığında iştirak ve yoksulluk nafakası istemine yönelik olduğu kabul edilmelidir. Zira, tedbir nafakasında artırım isteği olsa bile, bu nafaka türünde gelecek yıllarda artırım söz konusu olmaz.

O halde, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak ve yoksulluk nafakası talebinin varlığını kabulle işin esasına girilmek gerekirken, davanın talep yokluğundan reddine ilişkin önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davacı-b.davalı Gülbahar C. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 30.06.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.