T.C. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi
Esas: 2015/15852
Karar: 2018/12928
K.T.: 27.09.2018

  • AŞIRI YARARLANMA
  • TAPU İPTALİ VE TESCİL
  • HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
  • HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE GEÇTİKTEN SONRA AÇILAN GABİNE DAYALI TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI

ÖZET: Dava, aşırı yararlanma hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan gabine dayalı tapu iptali ve tescil davası kamu düzeni ile ilgili olmadığından ve davada taraf olmayan kişilerin haklarını etkilemeye yönelik bir istek de bulunmadığından davalının davayı kabul etmesi halinde, mahkemenin kendiliğinden hak düşürücü süreyi gözeterek davanın reddine karar verilemez.

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın usülden reddine ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, aşırı yararlanma (……) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Davacı, dava dışı kızının maddi sıkıntıları nedeniyle gerekli araştırmayı yapmadan gerçek değerinden çok düşük bir bedelle paydaşı olduğu 1651 parsel sayılı taşınmazdaki 1/5 payı dava dışı Nevzat’a, onun da davalı arkadaşı ……’a satış suretiyle devrettiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davayı kabul ettiğini belirtmiştir.

Mahkemece, 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacının, çekişme konusu 1651 parsel sayılı taşınmazdaki 1/5 payını 24.12.2014 tarihinde dava dışı ……’ye, ……’nin de 05.09.2013 tarihinde davalı …’a satış suretiyle devrettiği, davalı vekilinin vekaletnamedeki yetkisine dayanarak 01.07.2015 tarihli dilekçe ile davayı kabul ettiklerini belirttiği, mahkemece hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere kabul, davaya son veren taraf işlemlerinden olup, 6100 sayılı HMK.nun 308/2. maddesinde, “Kabul, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm doğurur.”; 309/2. maddesinde, “…… ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir.” ve 311. maddesinde; “…… ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur.” düzenlemelerine yer verilmiştir.

Dava hak düşürücü süre geçtikten sonra açılmış olsa bile, davalının davayı kabul etmesi halinde mahkemece hak düşürücü süre kendiliğinden gözetilerek davanın bu nedenle reddine karar verilemez.

Ayrıca eldeki dava, niteliği itibariyle kamu düzeni ile ilgili bulunmadığına ve davada taraf olmayan kişilerin haklarını etkilemeye yönelik bir istek de içermediğine göre, yukarıdaki düzenlemeler gözetilmek suretiyle davalının kabul beyanına değer verilmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Hal böyle olunca, davanın kabul edilmesi yerine reddedilmesi doğru değildir.

Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.