T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2017/2825
Karar: 2021/1160
K.T.: 05.10.2021
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki “maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul 4. Tüketici Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacılar İstemi:
Davacılar vekili; 12.12.2009 tarihinde üç yaşında olan küçük …’nun, teyzesi … ile birlikte davalılardan İstinye Yönetim A.Ş. nin yönetiminde bulunan İstinye Park Alışveriş Merkezinin (AVM) otoparkına giderken kullandıkları yürüyen merdivenin süpürgelik kısmındaki boşluğa ayağının sıkışması ve merdivenin otomatik olarak durmaması sebebiyle yaralandığını, tedavisinin dava dışı Acıbadem Hastanesinde yapıldığını ve bir kısım tedavi giderlerinin davalı AVM yönetimi tarafından karşılandığını, ancak tamamen iyileşmesi için ikinci kez cerrahi müdahale gerektiğini, buna tedavi giderinin davalı AVM yönetimince karşılanmadığını, kazanın davalı yönetim ile yürüyen merdivenin üretim ve montajını yapan diğer davalı şirketin kusur ve ihmaliyle gerçekleştiğini ileri sürerek uğranılmış olan zararlara karşılık baba için 1.000TL maddi 10.000TL manevi, anne için 10.000TL manevi, küçük Henna için 1.000TL maddi 10.000TL manevi olmak üzere toplamda 32.000TL tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar cevabı:
1. Davalı İstinye Yönetim Hizmetleri Tic. A.Ş. vekili; müvekkili şirketin kat mülkiyeti yasası esasları uyarınca AVM yönetimini üstlendiğini, yöneticinin üçüncü kişilere karşı sorumluluğunun bulunmadığını, küçük …’nun olay tarihinde İstinye Park AVM de yürüyen merdivenlerden inerken ayağındaki lastik botun yürüyen merdivene sıkışmasıyla sağ bacağından yaralandığını, olay sonrasında merdivenin durdurulduğunu ve yaralı küçüğe AVM sağlık görevlilerinin müdahale ettiğini ve akabinde hastaneye kaldırıldığını, yürüyen merdivende gerekli uyarı ve talimatların bulunmasına, yürüyen merdivenin tüm teknik ve sınai standartlara sahip olmasına ve gerekli tüm güvenlik önlemlerinin alınmış olmasına rağmen olayın meydana geldiğini, olay anında çocuğun yanında bulunan teyzesinin gereken gözetim ve denetim yükümlülüğünü yerine getirmediğini, olayda davalının kusur ve sorumluluğunun olmadığını, buna rağmen müşteri memnuniyeti ve insani nedenlerle küçüğün tedavisi için toplam 31.828,89TL’nin hastaneye ödendiğini, davalı şirketin üzerine düşeni fazlası ile yerine getirdiğini, davacıların taleplerinin zararların karşılanmasından ziyade zenginleşmeye yönelik olduğunu savunarak öncelikle davanın husumet nedeni ile, aksi hâlde ise istemin zamanaşımına uğradığı ve haksız fiilin yasal koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı … San. ve Tic. A.Ş. vekili; davacı küçük Henna’nın olay anında teyzesi ile birlikte olduğunu, teyzesinin olayda üzerine düşen bakım ve gözetim sorumluluğuna aykırı davrandığını, davalı şirketin yürüyen merdivenin periyodik bakımlarını yaptığına ilişkin formların dosyaya sunulduğunu, yürüyen merdivenin standartlara uygun olduğunu, olay sırasında yürüyen merdivenin otomatik olarak durduğunu ve teknik hiçbir arızasının bulunmadığının tespit edildiğini, olayda davalı şirkete atfedilecek kusur ve sorumluluğun olmadığını, gerekli tüm uyarı levhalarına sahip olan, üretimden ve bakım noksanlığından kaynaklı hiçbir arızası bulunmayan yürüyen merdivende olay sebebi ile herhangi bir deformasyon oluşmadığını, davacının tedavi masrafları ile ilgili taleplerinin diğer davalı tarafından karşılandığını, davacının kendi kusuru sonucu oluşan kaza neticesinde maddi ve manevi tazminat istemlerinin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
İstanbul 4. Tüketici Mahkemesinin 04.02.2014 tarihli ve 2011/525 E., 2014/117 K. sayılı kararı ile; olayda davalıların kusur ve sorumluluğunun bulunmadığı, olayın davacı …’nun yanında bulunan …’ın küçüğün merdivende kurallara uygun olarak hareket edilmesi konusunda gereken özeni göstermemesi nedeni ile oluştuğu gerekçesiyle ayıplı hizmet iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 15.09.2015 tarihli ve 2014/20556 E., 2015/27022 K. sayılı kararı ile ;
“…1-Dava, maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. Yargılama aşamasında mahkemece dosya bilirkişi heyetine tevdii edilmiş, bir iş güvenlik uzmanı ve iki makine mühendisi öğretim üyesinden oluşan bilirkişi heyetince rapor hazırlanmış ve dosyaya sunulmuştur. Raporda, iş güvenliği uzmanı olaydaki kusur sorumluluğunu dava dışı teyze ve davalı şirketler arasında paylaştırırken diğer iki makine mühendisi öğretim üyesi davalı şirketlerin herhangi bir kusurlarının bulunmadığını, olaydaki tüm kusurun davacı küçük Henna’nın refakatine tâbi olduğu dava dışı teyzesi Aynur’ a ait olduğu yönünde rapora muhalefet etmişlerdir. Raporda, bilirkişi heyetini oluşturan bilirkişilerin görüşleri arasında çelişki bulunmaktadır. Hal böyle olunca eldeki dosyada aldırılan bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm tesis edilemez. O halde mahkemece, davalılardan İstinye Yönetim Hizmetleri A.Ş’nin davacı tarafa bir miktar ödeme yaptığı ve böylece olayda kusurlu bulunduğunu kabul ettiği de gözönünde bulundurulmak suretiyle konusunda uzman yeni bir bilirkişi kurulu oluşturulmak suretiyle taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde yeni bir rapor alınmalı hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir. Mahkemece, açıklanan hususlar göz ardı edilerek ve yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Bozma nedenine göre davacıların sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
Mahkemenin 22.11.2016 tarihli ve 2016/494 E., 2016/2028 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçeleriyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
Direnme kararı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, davalı İstinye Yönetim Hizmetleri ve Tic A.Ş. nin davacı tarafa ödeme yapmasının kusurun kabul edildiği şeklinde değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, kusurun belirlenmesi amacıyla yeni bir bilirkişi raporu alınmasının gerekip gerekmediği, buradan varılacak sonuca göre davanın reddine karar verilmesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce, dosyanın Hukuk Genel Kurulu Başkanlığına gönderilmesine ilişkin Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 21.06.2017 tarihli ve 2017/5227 E., 2017/7878 K. sayılı kararının “…Temyiz olunan karar Dairemizin 15.09.2015 gün 2014/20556 esas, 2015/27022 karar numaralı bozma ilamına karşı ısrarı kapsamaktadır. Bu nedenle kararın temyizen incelenmesi görevi 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 15. maddesi uyarınca Hukuk Genel Kurulundur…” şeklindeki içeriği gözetilerek, direnme kararına yönelik temyiz isteminin öncelikle Özel Dairece incelenmesi için dosyanın Daireye gönderilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak ele alınıp incelenmiştir.
IV. GEREKÇE
31.03.2011 tarihli ve 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na (HMK) eklenen Geçici 3. madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) 429. maddesinde herhangi bir istisna getirilmeden, direnme kararının temyiz edilmesi hâlinde temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Bununla birlikte, 02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 24.11.2016 tarihli ve 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 45. maddesi ile HMK’ya eklenen Geçici 4. madde ile;
“(1) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlarla ilgili Yargıtay hukuk daireleri tarafından verilen bozma kararları üzerine mahkemelerce verilen direnme kararları, kararına direnilen daireye gönderilir.
(2) Bu maddeyi ihdas eden Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda bulunan dosyalar, kararına direnilen daireye gönderilir.
(3) Bu maddeyi ihdas eden Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda bulunan ve 30/1/1950 tarihli ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun geçici 2 nci maddesi uyarınca ilgili daire tarafından incelenen dosyalar, kararına direnilen daireye yeniden gönderilmez.
(4) Daire, mümkün olan en kısa sürede direnme kararını inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir” yönünde düzenleme getirilmiştir.
Anılan düzenleme ile direnme kararlarının doğrudan Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesi uygulamasından vazgeçilerek, bunun yerine direnme kararlarının öncelikle kararına direnilen daire tarafından incelenmesi usulü benimsenmiştir. Bu surette Daire, direnme kararını yerinde gördüğü takdirde kendi kararını düzeltebilecek, aksi takdirde dosyayı Hukuk Genel Kuruluna gönderecektir.
Somut olayda; Özel Dairenin 21.06.2017 tarihli gönderme kararında; temyiz olunan kararın Özel Dairenin bozma kararına karşı ısrarı kapsadığı, bu nedenle kararın temyizen incelenme görevinin Hukuk Genel Kurulunun olduğu belirtilerek temyiz incelemesi yapılmak üzere dosya Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiş, dolayısıyla Özel Dairece yasa gereği yapılması zorunlu olan direnme kararına ilişkin temyiz incelemesi yapılmamıştır.
O hâlde, yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeler dikkate alınarak, Mahkemece verilen direnme kararının yerinde olup olmadığı ile ilgili bir karar vermek üzere bozma kararını veren Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin kapatılmış olması nedeniyle, 09.07.2021 tarihli ve 31536 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 02.07.2021 tarihli ve 211 sayılı kararı gereğince dosyanın Yargıtay 3. Hukuk Dairesine gönderilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
Mahkemece verilen direnme kararının yerinde olup olmadığı ile ilgili bir karar verilmek üzere dosyanın YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 05.10.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.