T.C. Yargıtay 21. Hukuk Dairesi
Esas: 2017/6087
Karar: 2018/308
K.T.: 22.01.2018
MAHKEMESİ …3. İş Mahkemesi
K A R A R
A)Davacı İstemi;
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin, davalıya ait işyerinde çalışmakta iken 16/03/2009 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeniyle maddi zararlara uğradığını ileri sürerek fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 1,00-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen 2017/17 Esas, 2017/4 Karar sayılı davada davacı vekilinin dava dilekçesinde 47.000 TL maddi ve 8.500 TL manevi tazminatın olay tarihinden faiziyle tahsilini talep etmiştir.
B)Davalı Cevabı;
Davalı vekili cevap ve beyanlarında; Davada zamanaşımı olduğunu ve davanın mükerrer olarak açıldığını, olay nedeni ile davacının herhangi bir maluliyetinin bulunmadığını, maluliyet tespitinin ilgili mevzuata uygun olmadığını, olayda tespit olunan maluliyet arasında uygun neden-sonuç bağının bulunmadığını, davacının gerekli özeni göstermediğini, zamanında kontrol ve tedavi işlemlerini yaptırmadığını, bu nedenle maluliyetin ortaya çıktığını, dava konusu olayda müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, kusurun tamamının kaza geçiren davacıda olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi:
a) Davacının iş kazası sonucu oluşan % 6 oranındaki maluliyeti nedeniyle 46.560,00-TL maddi tazminatın iş kazası tarihi olan 16/03/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b) Davacının iş kazası sonucu oluşan % 6 oranındaki maluliyeti nedeniyle kazadaki kusur durumu ile kaçınılmazlık, yaşanan tedavi süreci ve ekonomik koşullar dikkate alındığında takdiren 4.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 16/03/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
GEREKÇE
“Davacının davalıya ait işyerinde çalışırken iş kazası geçirdiği ve % 6 oranında malul kalacak şekilde yaralandığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Mahkememizce aldırılan kusur raporunda meydana gelen kazada % 50 oranında davalı, % 20 oranında ise davacı kazazede kusuru ile % 30 oranında kaçınılmazlık tespit edilmiştir. … Mahkememizce aldırılan ve denetime elverişli olup, dosya kapsamına da uygun bulunan hesap raporu ile davacının 47.002,16-TL maddi zararı tespit edilmiş olup, bu tespit edilen zarardan TBK 55. maddesi uyarınca davacıya ödenen 884,00 TL. geçici işgöremezlik ödemesinin davalı işverenin kusuru olan %50 oranı olan 442,00 TL. düşülerek tazminat hesabından indirilmiş ve 46.560,00-TL maddi tazminat bulunmuş olup bu şekilde İtibar olunan rapor doğrultusunda tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir.
TBK’nın 56. Maddesi…. Maden işçiliği, yapılan işin yapısı ve niteliği gereği bünyesinde tehlikeleri barındırmakta olmakla iş kazası nedeniyle davacının çalışma gücünü % 6 oranında kaybetmesi nedeniyle; 26/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararındaki esaslar da dikkate alınarak ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, davalının kusur durumu, davacının kazanın oluşmasında % 20 kusurunun olması, kaybedilen çalışma gücü kaybı, davacının yaşı, kazanın ağırlığı, davacının kazadaki kusur oranı, kaza tarihi, kazanın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığı da gözetilerek tazminatın genel ilkeleri dikkate alındığında yaşadığı elem ve üzüntünün telafisi amacıyla davacı lehine 4.000,00-TL manevi tazminat takdir edilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ”
D)Bölge Adliye Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi;
“Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,”
GEREKÇE
“Davacı vekilinin tazminatların eksik hesaplandığına ilişkin istinaf talepleri, dosya içeriğine, kusur durumuna ve alınan bilirkişi raporuna göre yerinde görülmemiştir. Davalı vekili, tek bilirkişiden rapor alınmasının usule aykırı olduğunu, maddi tazminat hesabında hata yapıldığı ve manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek hükmün bozulmasını istemiştir. Yargılama aşamasında tek bilirkişiden alınan raporun yeterli ve açıklayıcı olduğu, BK 52. maddesinin uygulama şartlarının oluşmadığı, hüküm altına alınan maddi tazminat miktarının hesabında hata bulunmadığı gibi, belirlenen manevi tazminat miktarı da tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın oluş şekli ve olay tarihi dikkate alındığında makul olduğundan davalının açıklanan istinaf talepleri yerinde görülmemiştir.”
E) Davalı Vekilinin Temyiz Nedenleri;
Dosyada tek bilirkişiden rapor alındığını, üçlü bilirkişi heyetinden rapor alınması gerekirken tek bilirkişiden alınmasının usule aykırı olduğu gibi, raporda işverence alınması gereken önlemlerin açıklanmadığını, bu durumun hatalı olduğunu, SGK tarafından bağlanan gelirin tüm peşin sermaye değeri ile geçici iş göremezlik ödeneğinin tamamının tazminattan tenzil edilmesi gerektiğini, Tazminatta hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini, Pasif dönem hesabının hatalı olduğunu, 50- 60 yaş devresinde tüm yıl çalışacağının kabul edilerek yapılan hesabın hatalı olduğunu, Manevi tazminatın da fahiş olarak belirlendiğini beyanla ve temyiz incelemesinde dikkate alınacak sair sebeplerle kararın bozulmasını talep etmiştir.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Alacağın temliki 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 183-194. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Alacağın temliki ile alacak hakkı bunu devralan 3. kişiye geçer. Böylece devralan daha önce temlik edene ait olan alacak hakkını kesin olarak iktisap eder; bunun üzerinde “tasarruf etme” yetkisini kazanır. Temlik eden alacaklının da bu aşamadan sonra artık tasarruf hak ve yetkisi bulunmadığından (kalmadığından) bu alacağa dayalı olarak herhangi bir hukuki işlem yapması mümkün değildir. Bu durumda temlik işlemi ile temlik eden, borç ilişkisinden çıkar ve onun yerine alacaklı sıfatıyla alacağı devralan 3. kişi geçer. Alacakla ilgili her türlü (dava açma, takip yapma, temlik etme… gibi) hukuki işlemler bu 3. kişi tarafından yapılır.
6100 sayılı HMK’nun 125/2.maddesine göre Davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi, görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden itibaren devam eder.
Somut olayda, davacının … 1.Noterliği’nin 31.07.2017 tarih 06520 yevmiye nolu “Alacağın Devri” başlıklı temliknamesi ile iş bu davaya konu alacağın 50.000 TL’lik kısmını tüm ferileri ile birlikte dava harici … isimli şahsa devrettiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, yukarıda açıklandığı üzere, dava konusu maddi ve manevi toplam 50.500,00 TL alacağın 50.000 TL’lik kısmı üzerindeki tasarruf yetkisinin ve davada taraf sıfatının temlik alan …’e geçmiş olması, temlik eden davacının bu alacak miktarı üzerinde artık tasarruf hak ve yetkisi kalmadığından, bu kişiye de tebligat yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde alacağın tamamı yönünden aktif dava ehliyeti olmayan davacı hakkında yargılama yapılarak karar verilmesi hatalı olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca (KALDIRILMASINA), ilk derece mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenlerle (BOZULMASINA), dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davalı’ya iadesine 22/01/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi