T.C. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi
Esas:
 2017/22143
Karar: 2020/19793
Tarih: 23.12.2020

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ : … Hukuk Dairesi

DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, müvekkili davacının davalıya ait işyerinin … ve … şubelerinde kobi portföy yönetmeni olarak çalıştığını, … şubesinde gerçekleşen fazla çalışma ücretlerinin ödenmesi yönündeki taleplerinin davalı işverence görmezden gelindiğini, iş sözleşmesinin de bu sebeple haklı nedenle feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ile fazla çalışma ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili, davacının taleplerinin belirsiz alacak davası ile açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davacının hak ettiği tüm ücretlerinin kendisine ödendiğini, ödenmeyen ücret alacağı bulunmadığını, bu sebeple davacı feshinin haksız olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:

İlk Derece Mahkemesince, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.

İstinaf Başvurusu :

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :

Bölge Adliye Mahkemesince, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi ve fıkrası uyarınca yerel Mahkemenin kararının kaldırılmasına, davacının kıdem tazminatı ve fazla çalışma ücret alacağı davasının reddine karar verilmiştir.

Temyiz:

Karar süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Gerekçe:

Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

Taraflar arasında, davacının iş sözleşmesinin feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu “eksik bir borç” haline dönüştürür ve “alacağın dava edilebilme özelliğini ortadan kaldırır.

Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.

Zamanaşımı, bir maddi hukuk kurumu değildir. Diğer bir anlatımla zamanaşımı, bir borcu doğuran, değiştiren ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, salt doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu bakımdan zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Bunun sonucu olarak da, yargılamayı yapan yargıç tarafından yürüttüğü görevinin bir gereği olarak kendiliğinden göz önünde tutulamaz. Borçlunun böyle bir olgunun var olduğunu, yasada öngörülen süre ve usul içinde ileri sürmesi zorunludur. Demek oluyor ki zamanaşımı, borcun doğumu ile ilgili olmayıp, istenmesini önleyen bir savunma olgusudur. Şu durumda zamanaşımı, savunması ileri sürülmedikçe, istemin konusu olan hakkın var olduğu ve kabulüne karar verilmesinde hukuksal ve yasal bir engel bulunmamaktadır.

Somut olayda, davacı davalıya ait işyerinde 01.09.2006-30.09.2015 tarihleri arasında kobi portföy yönetmeni olarak çalışmış olup; dava dilekçesinde Mersin-Uray şubesinde gerçekleşen fazla çalışma ücretlerinin ödenmediğini, bu sebeple dava dilekçesi ekinde yer alan Mersin 6. Noterliğinin 30.09.2015 tarihli 27250 yevmiye nolu ihtarname ile iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini ileri sürmüştür. Davalı tarafından süresi içerisinde ibraz edilen cevap dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunularak, davacının tüm ücretlerinin ödendiği, feshin haksız olduğu savunulmuştur. İlk Derece Mahkemesince ispat yükü kendisinde olan davacının tanık beyanlarıyla fazla çalışma olgusunu ispatladığı, bu sebeple davacı feshinin haklı sebebe dayandığı kabul edilerek fazla çalışma ücreti alacağı ile kıdem tazminatı talebi hüküm altına alınmıştır. Davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, davacının dosyaya sunduğu işyerindeki çalışmaya ilişkin çizelgelerin dava tarihi itibari ile zamanaşımına uğrayan döneme ilişkin olduğu, dosyaya sunulan devir teslim ve rapor defteri başlıklı belgelerin davacının çalışma sistemiyle ilgili olmadığı, isminin de bulunmadığı, davacı fazla çalışma olgusunu ispatlamak amacıyla tanık deliline dayanmış Mahkemece bizzat dinlenilen tanık Gökçe Güner’in 2007 yılı Ekim ayından 2010 yılı Temmuz ayına kadar çalıştığı anlaşılmakla, davanın 01.12.2015 tarihinde açıldığı dikkate alındığında davacının tanıklık ettiği dönemin zamanaşımı içerisinde kalan döneme ait olduğu, davacının tanık listesinde ismi bulunan tanık …’ın dinlenmesinden davacı tarafın 09.06.2016 tarihli duruşmada vazgeçtiği, davacı tanığının dinlenmediği, fakat dosyada 2013/24 talimat nolu …’ın beyanının bilirkişi raporuna esas alındığı, ancak bu dosya 2015 esaslı olup talimatla ifadesi alınan tanığın iş bu dava açısından dinlenmediği, kaldı ki tanığın nisan 2009- Ağustos 2009 döneminde 3 ay bankada çalıştığı yönünde beyanının mevcut olduğu, bu dönemin zamanaşımı içerisinde kalan döneme ait olduğu, bu durumda davacının fazla çalışma olgusunu ispatladığını kabül etmenin mümkün olmadığı, davacının fazla çalışma olgusunu ispatlayamadığı dolayısıyla iş akdini iddia ettiği gibi haklı nedenle feshettiği ispat edemediği dolaysıyla kıdem tazminatına hak kazanmadığı gerekçesiyle davalının istinaf sebebi yerinde görülerek mahkeme kararının kaldırılmasına ve davacının kıdem tazminatı ve fazla çalışma ücret alacağı davasının reddine karar verilmiştir. Ancak dosyaya sunulan devir teslim ve rapor defteri başlıklı belgelerin davacının çalışma sistemiyle ilgili olmadığı, isminin de bulunmadığı, davacının tanık listesinde ismi bulunan tanık …’ın dinlenmesinden davacı tarafın 09.06.2016 tarihli duruşmada vazgeçtiği, bu sebeple beyanının dikkate alınmaması gerektiği yönündeki Bölge Adliye Mahkemesinin tespitleri yerinde ise de, davacının dosyaya sunduğu işyerindeki çalışmaya ilişkin çizelgelerin dava tarihi itibari ile zamanaşımına uğrayan döneme ilişkin olduğu, tanık Gökçe Güner’in 2007 yılı Ekim ayından 2010 yılı Temmuz ayına kadar çalıştığı anlaşılmakla, davanın 01.12.2015 tarihinde açıldığı dikkate alındığında davacının tanıklık ettiği dönemin zamanaşımı içerisinde kalan döneme ait olduğu gerekçesiyle davacının fazla çalışma olgusunu ispatladığını kabül etmenin mümkün olmadığı ve bu sebeple davacının iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini ispat edemediği kabulü hatalı olmuştur. Zira zamanaşımı, bir borcu doğuran, değiştiren ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, salt doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu bakımdan zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır.

Dosyaya davacı tarafça sunulan 2010 yılı Haziran ayına ilişkin devam çizelgeleri tüm günlere ilişkin kayıt içermemesi yahut kimi günlere ilişkin yalnızca giriş veya yalnızca çıkış saati içermesi sebebiyle fazla çalışmanın tespitine elverişli değil ise de, davacı tanığı Gökçe Güner’in beyanı dikkate alındığında davalı işyerinde fazla çalışma yapıldığının sabit olduğu, üstelik her ne kadar davalı vekilinin istinaf başvurusu dilekçesinde, davacı tanığının husumetli olduğu ileri sürülmüş ise de, davacı tanığının fazla çalışma talebini içerir davasının da Dairemizin 21.01.2016 tarihli, 2015/36567 Esas ve 2016/1458 Karar sayılı ilamı ile kesinleşerek onandığı, söz konusu dosyada da davacı tanığının davacı ile birlikte çalıştığı şubede kayıt bulunan dönemler bakımından bu kayıtlara göre, kayıt bulunmayan dönemler bakımından işbu dosyada da tespit edildiği üzere haftalık beş saat fazla çalışma yaptığı kabulü ile hesaplama yapıldığı, dosyanın davalı temyizi üzerine Dairemiz incelemesinden geçerek kesinleştiği dikkate alındığında davalı işyerinde fazla çalışma yapıldığının davacı tarafça ispatlandığının kabulü gerektiği anlaşılmaktadır. Buna göre, dava tarihi itibariyle fazla çalışma ücreti alacağı zamanaşımı uğradığından reddi yerinde ise de; zamanaşımı bir borcu doğuran, değiştiren ortadan kaldıran bir olgu olmadığından ödenmeyen fazla çalışma ücreti alacağı nedeniyle feshin haklı sebebe dayandığının kabulü gerektiği anlaşılmakla kıdem tazminatının kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç:

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.