T.C. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi
Esas: 2015/2922
Karar: 2017/5841
Tarih: 26.10.2017
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafça yasal süre içerisinde duruşma istemli olarak temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Duruşma istemi süresinde olmadığından reddedildi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Dava sahtecilik hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil istemine ilişkindir.
Davacı, kayden maliki bulunduğu 405 parsel sayılı taşınmazın satışına dayanak vekaletname üzerinde el yazısı ile çıkıntı yapılarak … …’nin vekil olarak eklendiğini ve ilgili sahte vekaletnameye dayanarak 10/06/2004 tarihinde dava konusu taşınmazın … tarafından davalı …’a, 15/07/2004 tarihinde de düşük bir bedelle diğer davalı şirkete satıldığını, el değiştirme tarihlerinin yakın olması ve satış bedellerinin düşük gösterilmesi nedeni ile ilk alıcı ve son alıcının birlikte ve kötü niyetli hareket ettiklerini ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket, dava konusu taşınmazı tapuda gösterilen değerinin üzerinde bir bedelle, iyiniyetle satın aldığını, diğer davalı ile birlikte hareket ettikleri iddiasının asılsız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı …, savunma getirmemiştir.
Mahkemece, davalı … hakkındaki davanın pasif husumet yokluğundan reddine, davalı şirket hakkındaki davanın ispat edilemediğinden reddine karar verilmiştir.
Çekişme konusu 405 parsel sayılı taşınmaz davacıya ait iken Adli Tıp kurumundan alınan raporla sahteliği saptanan vekaletname kullanılmak sureti ile 10.06.2004 tarihinde davalı …’a, … tarafından da 15.07.2004 tarihinde 15.000 TL bedelle davalı şirkete temlik edildiği kayden sabittir. Sahtecilik nedeni ile ilk el …’a yapılan temlikin geçersiz olduğu kuşkusuzdur.Bu durumda son malik … ve Turizm A.Ş nin iyiniyetli olup olmadığı hususu üzerinde durulması gerekmektedir. Son malik … ve Turizm A.Ş nin satış bedeli olarak 25.08.2004 tarihli çek ile 80.000 TL,02.09.2004 tarihli çekle 30.000 TL ve 10.10.2004 tarihli çek ile 10.000 TL ödediğine ilişkin belge sunduğu, kalan bedeli elden ödediğini savunduğu anlaşılmaktadır. Temlik tarihi itibari ile taşınmazın saptanan gerçek bedel ise 314.055.50 TL’dir.Davalı şirketin basiretli bir tacir gibi davransa idi 314.055.50 TL lik taşınmazı 120.000 TL gibi bir bedelle almaması gerektiği açıktır. Öte yandan düşük bedel yanında sık aralıklarla yapılan satışların da kuşku doğurmakta olduğu açıktır.Her ne kadar davalı şirket kalan bedeli elden ödediğini savunmuşsa da savunmasını kanıtlar nitelikte bir belge ibraz edememiştir.
Toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde davalı şirketin iyiniyetli olduğundan, dolayısı ile Türk Medeni Kanunu 1023.maddesinin koruyuculuğundan yararlanacağından söz edilemez.
Hal böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacının temyiz itirazları değinilen yönler itibariyle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26/10/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.