T.C.YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ
Esas: 2024/762
Karar:2024/4684
K.T.: 12.03.2024

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/3591 E., 2023/4152 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 63. İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/157 E., 2023/440 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Ankara İl Sağlık Müdürlüğü’nün 112 İl Ambulans Servisi Başhekimliğinde çalışan davalıya sehven fazla ödeme yapıldığını, davalı teknik personel olmadığı halde hizmet zammı tahakkukunun emsal memur teknik personel parametrelerine göre ödenmesi nedeni ile fazla ödeme yapıldığını, davalının yapmış olduğu iş teknik hizmetleri sınıfında olmadığından işçi statüsünde aylık çıplak ücretin %13’lük tutarında hizmet zammı ödemesi yanında teknik elemanlara ödenmesi gereken hizmet zammının ödenmesinin hatalı olduğunu ve kamu zararına neden olduğunu iddia ederek davalıya fazladan ödenen tutarın ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının iddialarının aksine müvekkilinin teknik eleman olduğunu, müvekkilinin diplomasının da teknik personel olduğunu gösterdiğini, müvekkiline yapılan ödemelerin müktesep hak teşkil ettiğini, kanunların geriye yürümeme ilkesi gereği yapılan ödemenin geri istenemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın 30.10.2019 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı ve Mahkeme tarafından iş mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilerek görevli mahkeme esasına kaydedildiği, davacının işveren ve davalının işçi olduğu, uyuşmazlık konusunun işçi-işveren ilişkisinden kaynaklandığı, dosyada yapılan incelemede davacı vekiline arabuluculuk son tutanağı sunması için verilen kesin sürede arabuluculuk son tutanağının sunulmadığı, görevli mahkemede yapılan yargılamanın görevsiz mahkemede yapılan yargılamanın devamı mahiyetinde olup yeni bir yargılama olmadığı, davanın asliye hukuk mahkemesi nezdinde 01.01.2018 tarihinden sonra açıldığı ve bu tarih itibarıyla 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun (7036 sayılı Kanun) 3 üncü maddesi gereğince arabuluculuk dava şartının yerine getirilmiş olması gerektiği, ancak davacı tarafından arabulucuya gidilmeden dava açıldığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; davanın iş hukukundan kaynaklanan bir dava olmadığını, kamu zararının tahsili nedeniyle açıldığını, arabuluculuk dava şartı bulunmadığından böyle bir başvuru yapılmadığını ve son tutanağın sunulmasının mümkün olmadığını, mahkemeye erişim hakkının engellendiğini, davalıya teknik elemanlara ödenmesi gereken hizmet zammının ödenmesinin hatalı olduğunu, bu nedenle kamu zararına neden olduğunun açık olduğunu, huzurdaki davada görevli mahkeme asliye hukuk mahkemeleri olduğundan dava açılırken arabuluculuğa başvurulmadığını, bu nedenlerle davada gelinen aşama dikkate alınarak usul ekonomisi gereğince davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken usulden reddinin hatalı olduğunu, son olarak asla kabul anlamına gelmemekle birlikte vekâlet ücretine hükmedilirken davanın reddedilen değeri üzerinden vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesinin kararının ortadan kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava 30.10.2019 tarihinde asliye hukuk mahkemesinde açılmış ise de, Ankara 11.Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.09.2021 tarihli ve 2021/226 Esas, 2021/17 Karar sayılı ilâmı ile taraflar arasındaki uyuşmazlığın iş sözleşmesinden kaynaklandığı gerekçesi ile görevsizlik kararı verildiği ve ilgili kararın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesinin 10.02.2022 tarih ve 2022/176 Esas, 2022/272 Karar sayılı ilâmı ile kesinleştiği, taraflar arasındaki alacağın iş sözleşmesine dayalı olduğu, davanın niteliğine göre 7036 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesi uyarınca dava açmadan önce arabuluculuğa başvurunun zorunlu olduğu, görevsizlik kararı ile iş mahkemelerine gönderilen davalar yönünden, arabuluculuk yoluna başvuru için süre verilebileceğine ilişkin yasal bir düzenleme bulunmadığı, hatalı bir şekilde davasını görevsiz mahkemeye açan tarafın Kanun’un aradığı dava şartını bertaraf edemeyeceği dikkate alındığında, davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf başvurusunda belirttiği gerekçelere dayanarak Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davanın niteliği, görevsiz mahkemede davanın açıldığı tarihten sonra arabuluculuk dava şartının tamamlanıp tamamlanamayacağı ve davanın 7036 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesine göre dava şartının gerçekleşmemesi sebebiyle usulden reddi gerekip gerekmediğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 7036 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası şu şekildedir:
“…
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.
…”

3. 6100 sayılı Kanun’un 20 nci maddesi ile 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi.

4. Dairemizin 30.10.2023 tarihli ve 2023/11279 Esas, 2023/16278 Karar sayılı; 15.01.2024 tarihli ve 2023/13461 Esas, 2024/312 Karar sayılı ilâmları.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihaî kararların bozulması, 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dairemiz uygulamasına göre, görevsiz mahkemede dava açılmadan önce arabuluculuk dava şartı yerine getirilmemiş olmasına rağmen dosyanın görevli mahkeme esasına kaydedilmesinden önce arabulucuya başvurulmuş ve sürecin sonuçlanarak anlaşamama son tutanağının düzenlenmiş olması durumunda, arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği kabul edilmektedir.

3. Somut olayda, davacı tarafça asliye hukuk mahkemesinde dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmadığı gibi dosyanın görevli iş mahkemesinin esasına kaydedilmesinden önce de arabuluculuğa başvurulmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu durumda, dava şartı arabuluculuk sürecinin hiç işletilmediği tartışmasız olup davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi yerindedir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacı … harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.