T.C. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi
Esas: 2021/434
Karar: 2021/1298
K.T.: 11.02.2021
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükme karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; yapılan kontroller sırasında davalının Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 42 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtildiği üzere, kullanım yerine ilişkin olarak perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşma olmaksızın dağıtım sistemine müdahale ederek kaçak elektrik tükettiğinin tespit edildiğini, bu tüketim nedeniyle tahakkuk ettirilen alacağın tahsili için başlatılan takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek; takibe vaki itirazın iptalini talep etmiş, davacı vekili 09/03/2020 havale tarihli dilekçesi ile yargılama sırasında borcun ödendiğini bildirerek, dava açılmasına sebebiyet vermesi nedeniyle davalının yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece; takibe konu edilen borcun ödenmiş olduğu gerekçesiyle, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı; davacı ile davalı arasında abonelik sözleşmesinin bulunduğu, abone grubunun mesken olduğu, bu nedenle taraflar arasındaki ilişkinin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığı ve davanın da 6502 sayılı Kanun kapsamında ”tüketici” tanımına uyduğu, uyuşmazlığın çözümünde tüketici mahkemelerinin görevli olması nedeniyle mahkemece o yerde ayrı bir tüketici mahkemesi varsa çekişmenin tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmesi, aksi halde davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde esasa ilişkin karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek; hükmün, 6100 sayılı HMK’nın 363 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca kanun yararına bozulmasını talep etmiştir.
Dava, kaçak elektrik enerjisi tükettiği ileri sürülen davalı hakkında, davacı şirket tarafından tahakkuk ettirilen kaçak tüketim bedelinin tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Tüketici mahkemelerinin görevleri, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 73 üncü maddesinin birinci fıkrasında; “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” denilmek suretiyle belirlenmiştir.
TKHK’nın “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde; “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (d) bendinde hizmet; “Bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan ya da yapılması taahhüt edilen mal sağlama dışındaki her türlü tüketici işleminin konusunu,”, (ı) bendinde sağlayıcı; “Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,”, (k) bendinde tüketici; “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,”, (l) bendine göre tüketici işlemi; “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi,” ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 204 üncü maddesinin ikinci fıkrasında; yetkili memurların görevleri içinde usulüne uygun olarak düzenledikleri belgelerin, aksi ispatlanıncaya kadar kesin delil sayılacağı düzenlenmiş olup, aynı maddenin üçüncü fıkrasında ise, mahkemenin sayılan belgelerden biri hakkında şüphe uyandıran bir hal görmesi durumunda, ilgili daireden açıklama isteyebileceği hüküm altına alınmıştır.
6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa dayanılarak hazırlanan ve 30 Mayıs 2018 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 42 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde; gerçek veya tüzel kişinin kullanım yerine ilişkin olarak, perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşma olmaksızın dağıtım sistemine müdahale ederek elektrik enerjisi tüketmesi, kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davacı şirketin elemanları tarafından 18/08/2018 tarihinde yapılan kontrol sırasında 4008403007 nolu tesisatın bulunduğu eve giden faz kablosunun doğrudan kolon sigortasına bağlandığı, kaçak elektriği tüketen …’un sözleşmesinin bulunmadığı, düzenlenen kaçak elektrik tüketim tespit tutanağı ile tespit edilmiş, yine davacı şirketin elemanları tarafından 18/12/2018 tarihinde düzenlenen ikinci tutanakta ise, kesilen elektriğin yükümlülükler yerine getirilmeden açılarak kullanıldığı tespitine yer verilmiş, davacı şirket tarafından işbu tutanaklar ile tespit edilen tüketim nedeniyle tahakkuk ettirilen bedelin tahsili için davalı aleyhine takip başlatılması üzerine, davalı tarafından verilen itiraz dilekçesinde abone olduğu bildirilmesine rağmen aboneliğe ilişkin herhangi bir bilgiye yer verilmediği gibi belge de sunulmadığı anlaşılmaktadır.
Kaçak elektrik tutanakları, düzenlendiği tarih itibariyle maddi olgulara ilişkin tespitler içermekte olup, aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir. Bu bağlamda ispat yükü, tutanağın aksini iddia eden tarafa aittir.(HGK’nın 16/03/2016 tarihli ve 2014/19-894 E. 2016/323 K. sayılı ilamı da aynı yöndedir.).
Şu durumda; abonelik tesis ettirmeden kaçak elektrik tükettiği tespit edilen davalı aleyhine açılan davaya bakan genel mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının hükmün kanun yararına bozulması talebi yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının hükmün kanun yararına bozulması talebinin REDDİNE, gereği yapılmak üzere kararın bir örneğinin ve dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 11/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.