T.C. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi
Esas:
 2020/11486
Karar: 2021/975
Tarih: 01.02.2021

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, rücuan alacak istemine ilişkindir.

Mahkemece, bozmaya uyarak ilâmında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

İnceleme konusu davada; 07.10.2010 tarihinde meydana gelen trafik-iş kazası nedeniyle geçici iş göremezlik durumuna giren ve daha sonra da vefat eden sigortalının hak sahiplerine ödenen gelir, geçici iş göremezlik ödeneğinin talep edildiği, davanın kabulüne dair ilk karar Dairemizin 03.10.2018 tarihli ilamıyla; dosyada yeniden bilirkişi raporu alınması ve işverenin 5510 sayılı Yasanın 23. madde kapsamındaki sorumluluğu değerlendirilirken Türk Borçlar Kanununun 51 ve 52. maddeleri gereğince hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği yönlerinden bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.

Somut dosyada alınan 27.06.2019 tarihli kusur raporunda sürücü …’a %100 oranında kusur izafe edildiği, işverenin ve sigortalının kusurunun bulunmadığının belirtildiği görülmektedir. Ayrıca sigortalı davalı iş yerinde 2008 yılından itibaren çalıştığı halde işveren tarafından işe giriş bildirgesi verilerek bildiriminin yapılmadığı da anlaşılmaktadır.

5510 sayılı Kanunun “Süresinde Bildirilmeyen Sigortalılıktan Doğan Sorumluluk” başlıklı 23’üncü maddesinin 1 ve 2’nci fıkralarındaki düzenlemeye göre; işverenin rücu alacağından sorumluluğu için, çalıştırılan sigortalının işe giriş bildirgesinin süresi içinde Kuruma verilmemiş olması ve zararlandırıcı sigorta olayının da işe giriş bildirgesinin Kuruma verilmesinden veya sigortalı çalıştırıldığının Kurumca tespit edildiği tarihten sonra meydana gelmemiş olması gerekir. Başka bir deyişle; sigortalının bildirimi kanunda belirtilen sürelerden sonra yapılsa bile, zararlandırıcı sigorta olayı işe giriş bildirgesinin verildiği veya çalışmanın Kurumca tespit edildiği tarihten sonra meydana gelmiş ise; işverenin anılan düzenleme kapsamında sorumluluğu yoluna gidilemez.

Sözü edilen madde ile; işverenin kaçak işçi çalıştırmasının önlemesi amaçlanmış olup, maddenin düzenleniş şeklinden de açıkça anlaşılacağı üzere, 23’üncü maddeye göre işverenin sorumluluğu kusursuz sorumluluk ilkesine dayanır. Zararlandırıcı sigorta olayında işverenin hiç kusuru olmasa bile, şayet sigortalının işe girişi süresinde Kuruma bildirilmemiş ise, Kurumca yapılan sosyal sigorta yardımlarının tamamından sorumlu tutulması gerekir.

Öte yandan; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 51’inci maddesindeki; “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” ve 52’nci maddesindeki “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.” hükümleri gözetilerek, zarar gören(sigortalının) müterafik kusurları da nazara alınarak söz konusu maddeler gereğince sigortalının kusurunun %50’sinden az olmamak üzere hakkaniyet indirimi yapılarak kurum zararının belirlenmesi gerekecektir.

Somut dosyada her ne kadar işverenin kusuru tespit edilememiş ise de; işveren sigortalıya ait işe giriş bildirgesini süresinde kuruma vermediğinden dolayı 5510 sayılı Yasanın 23. maddesi gereğince kurum zararından %100 oranında sorumludur. Ancak anılan madde kapsamında değerlendirme yapılırken TBK 50 ve 51 maddeler kapsamında hakkaniyet indirimi yapılması gerekmektedir. Bu itibarla mahkemece işveren 23. madde kapsamında %100 sorumlu kabul edilmiş ise de; hükmüne uyulan bozma kapsamında TBK 50 ve 51. maddeler gereğince %50 oranında hakkaniyet indirimi yapılarak 61.440.80 TL’den sorumlu olduğunun değerlendirilmemesi ve bu şekilde sorumluluk miktarlarının belirlenerek karar verilmemesi yerinde değildir. Bu nedenle karar gerekçesinde yer alan işverenin %100 sorumlu olduğu yönündeki ifadenin çıkartılarak, işverenin %50 oranında hakkaniyet indirimi yapıldıktan sonra 61.440.80 TL’den sorumlu olduğu şeklinde düzeltme yapılması gerekmektedir.

Ayrıca sigorta şirketi yönünden poliçe limitiyle sınırlı şekilde sorumluluğa hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.

Ne var ki; bu aykırılıkların giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hüküm bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün 1 ve 2. fıkralarına “davalı … şirketinin poliçe limiti ile sınırlı olarak sorumlu tutulmasına “ibaresinin eklenmesine, kararın bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 01.02.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.