T.C. Yargıtay 8. Ceza Dairesi
Esas: 2017/25367
Karar: 2018/5190
K.T.: 10/05/2018

Özet: Kendisinden boşanmak isteyen eşini evden ayrılmaya çalıştığı sırada apartman boşluğunda yakalayarak zorla eve götüren sanığın eyleminin kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturduğu ve sanığın mağdureyi gayri meşru ilişki yaşadığı kişi ile aynı evde yaşamaya zorlamasının yarattığı ruhsal ve aynı zamanda gördüğü fiziksel şiddete dayanamayarak mağdurenin hayatına son verdiği de dikkate alınarak sanığa üst sınırdan veya üst sınıra yakın ceza verilmesi gerektiği gözetilmelidir.


Gereği görüşülüp düşünüldü:
Katılan … vekilinin temyiz isteminin sanıklar hakkında kurulan beraat hükümlerine yönelik olduğu anlaşılmakla yapılan incelemede ;
Sanık …’in kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma eylemine iştirak eden sanık … hakkında zaman aşımı süresi içerisinde işlem yapılması mümkün görülmüştür.
I- Sanık … hakkında kasten yaralama suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik katılanlar vekillerinin temyiz istemlerinin incelenmesinde:
Mahkemece kanıtlar değerlendirilip gerektirici nedenleri açıklanmak suretiyle verilen beraat kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, katılanlar vekillerinin sanığın cezalandırılması gerektiğine yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddiyle hükmün ONANMASINA,

instagram.com/hukuklu
twitter.com/1hukuklu
youtube.com/hukuklu

II-Sanık … hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik katılanlar vekillerinin; eziyet suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik katılan … vekili ile sanık müdafiinin temyiz istemlerinin incelenmesinde:
5237 sayılı TCK.nun 62. maddenin uygulanması, hakimin takdirinde olup, sabıkasız olan sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları ile cezanın geleceği üzerindeki olası etkileri mahkemece değerlendirilerek sanık lehine takdiri indirim sebebi olarak kabul edilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamede bu yönde bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.
Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
1- Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunu düzenleyen TCK.nun 109/1. maddesinde bir kişiyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak özgürlüğünden yoksun bırakan kişinin cezalandırılacağı öngörülmüştür. Bu suç ile yaptırıma bağlanan husus, bireylerin kendi istek ve iradeleri ile hareket edebilme özgürlüğünün hukuka aykırı olarak kısıtlanmasıdır.
Somut olayda; sanık … ve ölen …’ın ortak kızları …, sanıklar … ve …’ın beyanları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; sanık …’in olay günü kendisinden boşanmak isteyen ve mevcut ev ortamında yaşamayacağını belirten …’nin evden ayrılmasını engellemek amacıyla, dışarı çıkarken aynı evde birlikte yaşadıkları …’dan …’nin evden çıkması halinde kendisine haber vermesini istediği, bir saat aralıklarla iki kez eve gelerek …’yi kontrol ettiği, her geldiğinde … ile tartıştıkları, bir süre sonra …’nin evden çıktığının … tarafından kendisine söylenmesi üzerine eve döndüğü o sırada apartmanın merdiven boşluğunda … ve kızları …’nın birlikte aşağıya indiklerini görüp …’yi içeriye götürdüğü ve ev içerisinde darp ettiği bu şekilde eşini bir yere gitmek veya bir yerde kalmak özgürlüğünden yoksun bırakmak suretiyle yüklenen suçu işlediği, bahsi geçen eyleminin eziyet suçu kapsamında değerlendirilemeyip ayrı bir suçu oluşturacağı anlaşıldığından; sanığın ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunu işlediği gözetilmeden yasal olmayan gerekçe ile yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,

2- Sanığın ölen … ile evlilik birliği içerisinde yaşadığı ortak konutlarına, gayrı meşru ilişki yaşadığı sanık …’ü getirip resmi nikahlı eşi olan …’yi sanık … ile birlikte yaşamaya zorlaması, bu nedenle sık sık tartışmaları, ölen …’nin olay günü ve öncesinde sanık tarafından darp edilmesi, ailesi ile görüştürülmemesi, evden çıkmasına izin verilmemesi gibi nedenlerden dolayı gerek ailesi gerekse yaşadığı çevre sakinleri nezdinde küçük düşürülüp zor durumda bırakıldığı, yuvasının dağılmasını istemeyen ve yakınlarına bu durumdan duyduğu rahatsızlığını dile getiren ölenin bir süre düşürüldüğü bu onur kırıcı duruma tahammül ettiği ancak, maruz kaldığı fiziksel ve ruhsal şiddete daha fazla dayanamayarak hayatına son verdiği olayda, sanığın vehamet arz eden fiili, meydana gelen tehlike ve zararın ağırlığı da dikkate alınarak üst sınırdan veya üst sınıra yakın bir ceza tayin edilmesi gerektiğinin gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması

Sonuç: Yasaya aykırı, katılanlar vekilleri ile sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 10.05.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.