T.C.YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ
Esas: 2023/342
Karar:2024/4152
K.T.:25.03.2024
B O Z M A Ü Z E R İ N E
MAHKEMESİ:Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2021/413 E., 2021/880 K.
SUÇ : Bedelsiz senedi kullanma
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ: Onama
Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
…1. Asliye Ceza Mahkemesinin 03.09.2015 tarihli kararıyla sanık hakkında bedelsiz senedi kullanma suçundan 6 ay hapis ve 100,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiştir.
Sanığın temyizi üzerine, Yargıtay 9.Ceza Dairesi tarafından basit yargılama hükümlerinin uygulanması gerekçesi ile mahkûmiyet hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma üzerine,…1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 23.11.2021 tarihli ve 2021/413 Esas, 2021/880 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında bedelsiz senedi kullanma suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 156 ncı maddesinin birinci fıkrası, 62, 52, 53 ve 58 inci maddeleri uyarınca 5 ay hapis ve 80,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz isteği; atılı suçun unsurlarının oluşmadığına ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Sanık …’ın katılanlar … ve …’a 2009 yılı içerisinde 20.000,00 TL borç para verdiği, karşılığında senet ve teminat istediği, katılanların sanığa iddianameye konu senedi verdikleri, ayrıca 27.01.2009 tarihinde 20.000,00 TL bedelli olarak sanık lehine … Kasabasında bulunan tarlaya ipotek koyulduğu, 3 ay sonra …’un …’ın iş yerine giderek 26.500 TL olan borcunu ödediği, …’ın senedin avukatta olduğunu söyleyerek iade etmediği, sonraki bir tarihte katılan …’a bir senet göstererek yırttığı, sizin bana verdiğiniz senedi yırttım diyerek …’u inandırdığı, borcun ödenmesi üzerine tapuya sanık lehine konan taşınmaz ipoteğinin 27.03.2009 tarhinde kaldırıldığı halde sanığın katılanlardan aldığı senedin benzerini yırttığı için bedeli ödendiği halde elinde kalan iddianameye konu senet ile katılanlar hakkında 12.04.2012 tarihinde icra takibi başlattığı bu suretle bedelsiz senedi kullanma suçunu işlediği iddia edilmiştir.
Katılanlar olayın iddianamede anlatıldığı gibi olduğunu ayrıca senedi imzaladıkları sırada senedin üzerinde ”26.500 TL, yirmialtıbinbeşyüz” yazılı olduğunu, diğer kısımların boş olduğunu senedi 2009 yılında verdiklerini, borcu aynı yıl ödedikleri halde 2012 yılında düzenlenmiş gibi takibe konulduğunu, şikâyetçi olduklarını, katılmak istediklerini beyan etmişlerdir.
Sanık katılanların kendisinden değişik tarihlerde borç aldıklarını, 26.500,00 TL’lik borçlarını ödemediklerini, senedin ödeme tarihini doldurup takibe koyduğunu savunmuştur.
Tanık …, …’nın …’a verdiği senet ile ilgili konuşmak için …’ın iş yerine … ile gittiklerini, …’ın kendisine ”sen bu işe karışma, işlerimi düzeltip geri vereceğim” dediğini, konuşma sırasında bir ara … ağlamaya başlayınca …’ın kendisine ”pazartesi gel senedi vereceğim” dediği halde pazartesi gittiğinde iş yerinin kapalı olduğunu, telefonlarına cevap vermediğini beyan etti.
Grafoloji Heyeti Bilirkişinin 11.12.2013 tarihli raporuna göre, senedin iki farklı kalemle doldurulduğunu senedin ön yüzündeki ”26.500, yirmialtıbinbeşyüz, …, …” ibareleri ile ”07.01.2012, 07. Ocak 2012, …, 07.01.2011 … Kas. Denizli, … kas. Denizli” ibralerinin farklı kalemlerle yazıldığı kanaatine varılmıştır.
Grafoloji Heyeti Bilirkişinin 26.01.2015 tarihli raporuna göre; söz konusu senedin ilk tanzimi sırasında senet üzerinde ”26.500, yirmialtıbinbeşyüz, …, …” yazılarının yazılarak borçlu imzalarının atıldığı ve bilahare senet üzerindeki diğer yazıların farklı mürekkepli ikinci bir kalemle doldurulması suretiyle söz konusu senedin mevcut duruma getirildiği bildirilmiştir.
İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsünden Prof. Dr. Salih Cengiz’in 18.05.2015 tarihli bilirkişi raporuna göre, belge üzerindeki yazıların mürekkebinin kurumadığı, 20-24 aydan daha yeni bir yazı olduğu mütalaa edilmiştir.
…Tapu Müdürlüğünün 18.06.2012 tarihli yazısı ve eklerinden katılan … adına kayıtlı Yeniköy köyü 432 parseldeki 8900 m²’lik tarlaya sanık adına 27.01.2009 tarihinde ipotek konulduğu, 17.03.2009 tarihinde ipoteğin kaldırıldığı anlaşılmaktadır.
…1. İcra Müdürlüğü’nün 2012/2214 sayılı dosyasında, sanığın vekili aracılığıyla 26.500,00 TL bedelli 07.01.2012 ödeme tarihli, 07.01.2011 düzenleme tarihli senede dayanarak katılanlar … ve … aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile 12.04.2012 tarihinde icra takibi başlatmıştır.
Mahkemece, sanık hakkında basit yargılama usulünün uygulanmasının uygun olmadığına kanaat edinilerek, katılanlar beyanı, ipotek senedi içeriği, icra dosyası, tanık beyanları ve dosya kapsamıyla, sanığın katılanlara borç para verdiği, senet ve ipotek aldığı, senet bedelinin ödenmesine ve ipoteğin kaldırılmasına rağmen katılanlardan aldığı senedi iade etmeyerek icra takibine koyup tahsile çalıştığı, bu şekilde bedelsiz senedi kullanma suçunu işlediğine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Sanığın katılanlardan güvence olarak aldığı senedi icraya koyduğu ve bedelsiz senedi kullanma suçunu işlediği iddia olunan olayda; katılanların 30.04.2013 tarihli beyanlarında senedin düzenleme ve vade tarihlerini kısmını boş bırakarak sanığa verdiklerini, sanığın 25.06.2014 tarihli duruşmada senedin ödeme tarihi kısmını aralarındaki anlaşmaya aykırı doldurduğunu beyan etmesi karşısında; katılanlar tarafından imzalanmış senedin tarih kısmı doldurularak icra takibine konulduğu, sanığın suça konu senetleri hukuka aykırı bir şekilde ele geçirdiğinin ispat edilemediği, bu haliyle eylemin 5237 sayılı Kanun’un 209 uncu maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen açığa atılan imzayı kötüye kullanma suç tanımına uyduğu, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 24.03.1989 tarih ve 1/2 sayılı kararında öngörüldüğü üzere, açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunun yazılı delille ispatı zorunlu olup, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun cevaz verdiği haller dışında tanık anlatımlarına dayanılmasının mümkün olmadığınını gözetilerek; borcun ödenmesini müteaakip taşınmaz üzerine konulan ipoteğin kaldırılmış olmasından suça konu senedin bedelinin ödendiğinin, kriminal rapordan suça konu senet üzerindeki yazıların sonradan eklendiğinin anlaşılması karşısında; sanığın eylemine uyan 5237 sayılı Kanun’un 209 uncu maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen açığa atılan imzayı kötüye kullanılmasından cezalandırılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle ilk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına yönelik sanık müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
03.2024 tarihinde karar verildi.