Esas: 2016/4189
Karar: 2017/2780
Tarih: 14.03.2017

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 07/02/2017 günü duruşmalı temyiz eden davacı … vekili geldi. Karşı taraf davalılar … ile … gelmediler. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava, aile konutu olduğu ileri sürülen taşınmazın, davacı eşin rızası alınmadan davalı … tarafından dava dışı tarafından da tapu kayıt maliki İlhami’ye satış yoluyla yapılan devir sonucu oluşan tapu kaydının iptali ile yeniden davalı eş Kenan adına tescili ve taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulması talepli olarak, Kenan ve İlhami aleyhine açılmış, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; dava konusu taşınmazın 26/08/2011 tarihinde davalı erkek eş … tarafından …’ye, … tarafından da 03/11/2011 tarihinde …’ye satıldığı anlaşılmaktadır. Dava sonucunda verilecek taşınmazı davalı eşten ilk defa satın alan ve son tapu kayıt malikine taşınmazı satış yoluyla devreden …’nin de hak ve hukukunu etkileyeceğinden, mahkemece taşınmazı ilk satın alan …’nin de davaya katılımı sağlanmalıdır. Dairemizin yerleşik içtihatları da bu yöndedir ( sayılı kararları). O halde mahkemece; dava konusu taşınmazı davalı eşten ilk defa satın alan …’nin de davaya katılımı sağlanarak, gösterdiği takdirde delilleri toplanıp, diğer delillerle birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik hasım ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, duruşma için takdir olunan 1.480,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi. 14.03.2017(Salı)

KARŞI OY YAZISI

Bir hakkın birden fazla kimse tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek bir hüküm kurulması gereken hallerde mecburi dava arkadaşlığı vardır. (HMKm.59) Mecburi dava arkadaşları ancak birlikte dava açabilir veya aleyhlerine de birlikte dava açılabilir. Bu tür dava arkadaşlığında dava arkadaşları birlikte hareket etmek zorundadır. (HMK m.60)

Somut olayda; dava konusu taşınmazın davalı … tarafından, davacı kadın eşin açık rızası alınmadan satış suretiyle devri sebebiyle açılan tapu iptali ve tescil ile aile konutu şerhi konulması isteğine ilişkindir. Dava, erkek eş Kenan ile tapu maliki olan … aleyhine açılmıştır. Davalı … bahsi geçen taşınmazı 26/08/2011 tarihinde kardeşi olan dava dışı Sedat Demirciye, tarafından da 03/11/2011 tarihinde satış yolu ile davalı …’ye temlik edilmiştir.

Uyuşmazlık; dava konusu taşınmazı davalı …’dan devir olan ve davalı …’ye devir eden …’nin davada taraf olarak gösterilmesinin zorunlu olup olmadığına ilişkindir.

Tapu iptali ve tescil davaları tapu malikine karşı açılır. Dava kabul edildiği takdirde verilecek iptal kararı da tapu malikleri yönünden hukuki sonuç doğuracaktır. Tapu malikleri birden fazla ise onlar arasında Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 59. maddesi anlamında mecburi dava arkadaşlığı vardır. Eldeki davada ise tek tapu maliki . Nitekim davada da kendisi taraf olarak gösterilmiştir. Ara malik olan dava dışı ise dava tarihin de ve halen tapu maliki değildir. Dolayısıyla davalı … ile arasında mecburi dava arkadaşlığı yoktur.

Gerçekleşen duruma göre, davalılar ile arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmayan …’nin davada taraf olarak gösterilmesi gerekmemektedir.

Dava dışı Sedat’a davanın ihbar edilmesinin gerekip gerekmediği hususuna gelince, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 61. maddesi “Taraflardan biri davayı kaybettiği takdirde, üçüncü kişiye veya üçüncü kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı üçüncü kişiye ihbar edebilir.” hükmünü içermektedir. Davalı …’nin yargılama sırasında davanın ihbarı yönünde mahkemeye ulaşmış bir talebi bulunmamaktadır. Mahkemenin de re’sen davayı ihbar etme yükümlülüğü ve yetkisi yoktur. Kaldı ki dava dışı tarafından yapılan bir müdahale talebi de mevcut değildir. Davanın kabul edilmesi halinde de tapu malikinin devir aldığı ara malike rücu davası açması da imkan dahilindedir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı tarafından husumet tam ve doğru olarak yöneltilmiştir, eksik hasım yoktur. İşin esasının incelenmesini düşündüğümden değerli çoğunluğun bozma yönündeki görüşüne katılmıyoruz.